Menzil’in ‘Yasak Bölge’si: Kadınlar Bölümü’nde Neler Oluyor?
Adıyaman merkezli Menzil tarikatı son yıllarda en güçlü dönemini yaşıyor. Pirlerinin ölümünden sonra 3 kişinin tevbe yetkisinin bulunduğu Menzil’de kadınlar bölümünde neler olduğu merak konusu oldu. Gazeteci Filiz Gazi, Menzil’in ‘yasak bölgesi’nde bir gün geçirdi.
Gazeteci olduğunu gizleyen Gerçek Gündem’den Filiz Gazi, Menzil merkezde bir gün geçirerek yaşananları yazdı.
Gazi, Adıyaman’ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyüne gitmek için kullanılan otobüslere önden erkeklerin, arka kapıdan kadınların girdiğini söyledi.
“Şeyhin atadığı ‘kadın vekiller’, erkeklerin giremeyeceği yerlerde müritleri toplar, vaizlik yapar, tövbe alırlar. Öğrenciler, kadın temsilciler aracılığıyla yönlendiriliyor.”
“Her yerde, neredeyse her adımda kameralar var. Amacı ‘görülmeden görmek’ olan hapishane metaforu adeta hayat buldu.”
“Çalışanlara herhangi bir ücret ödenmiyor, takipçiler gönüllü olarak çalışıyor. Temizlik, günde iki defa verilen çorbanın hazırlanıp dağıtılması, civar tarlalardaki işler, şeyh ve ailesinin işleri bu görevliler tarafından yürütülür. Yani iç düzenin işleyişi zaten gönüllü olarak gelen müritler tarafından yük olmadan yürütülüyor.”
“Namaz için geniş, eşyasız, zemini halı kaplı bir yere gidiyoruz. Aynı zamanda ‘adaptasyon yeri’ olarak da adlandırılır. İçerisi cami gibi. Çocuklar dahil herkes burada ve geceleri kim boş yer bulursa kıvrılıp uyuyor. Köyün biraz dışında bulunan ve şeyhlere ait olan Buhara Evleri’nin gecelik fiyatı 2.500 TL. Yani ‘ibadet edenler’ ile ‘rehberin ışığından yararlananlar’ arasında da sınıf farkı kendini gösteriyor.
“Karşımızda, üstümüzde herkesin ‘anne’ dediği, çok hoş, bakımlı, 40’lı yaşlarında bir kadın oturuyor. Elbisesi leopar ve zincir desenlidir. Hepimizden daha şık ve daha bakımlı. Kendisine gösterilen ilgiye kayıtsız davranır ama bir yandan da işini bir an önce bitirmek ve oradan çıkmak istediği aşikardır. Daha sonra “annelerin” şeyhin ailesinden kadınlar olduğunu öğrendim. Reach tarikatında hangi yaşta olursa olsun “anne” olarak anılan bu hanımlar kutsal bir yerde diğer hanımlar tarafından görülüyor.”
“Birkaç dakika sonra beyaz cübbesi ve elinde kırmızı güllerle ilahi görüntüsünü tamamlayan Saki Erol belirir. Şeyhin ortaya çıkmasıyla birlikte kalabalığın uğultusu bıçak gibi kesilir ve yerini sessizlik alır. Erol’un hemen arkasında ellerini önünde kavuşturmuş, başını yerden hiç kaldırmayan bir adam daha var. Erol, kalabalığın başında ve sonunda iki kez durur ve “Ya Rabbi! Yaptığım tüm günahlardan pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşallah bir daha yapmayacağım.” ‘Şeyh’ ile aramızda bir metre yok. Kısa bir röportaj için önüne atlamayı düşünüyorum. Birkaç adım atıyorum, sonra tekrar geri dönüyorum. Pir yanımdan geçiyor.”